Ali İhsan Dilmen’in kaleminden:KİM KİMİN YANINDA? DOĞRU YER NERESİ?

Yayınlama: 28.02.2023
A+
A-

KİM KİMİN YANINDA?
DOĞRU YER NERESİ?
Hilal-i Ahmer.
Yani yeni ismiyle Kızılay:
Varlık sebebi milletin zor gününde, savaşta, afetlerde yardımına koşsun diye kurulan, iyi günlerde milletten aldığı yardımlarla faaliyet göstermekle imtiyazlı olan kurumlardan..
Bu zor günlerde;
Kızılay’ın normal zamanda topladığı, yardımları, 200ml meyve suyu karşlığında bağış olarak aldığı kanı dahi satan bir kurum olduğunu şaşkınlıkla öğrenmiş bulunuyoruz.
Bu zor günlerde öğreniyoruz ki, Kızılay şirketleşmiş ve kendisine verilen, bağışlanan kan, ilaç, gıda, çadır dahil herşeyin satışını yapan şirkete dönüşmüş…
Kısacası bizim yardım diye verdiklerimiz Kızılay’ın sermayesi, satılacak ürününe dönüşmüş…
Buna rağmen iktidarı destekleyeceğim diye yırtınan ve bunun gerekli olduğunu düşünenlere soruyorum.
Bizlerin bu zor günlerinde iktidar yerine mağdurun yanında olmamız gerekmiyor mu?
İktidarın yönetmek için emanet aldığı devletin ihtiyaçları göremez durumda olmasının vebali kimin üstünde..
Bütün bu yıkıma rağmen “Devlet nerede?” sorusundan niye rahatsız olunur anlamak çok zor.
Sahada çalışan gönüllüleri dışarıda tutarak soruyorum.
Kızılay, AFAD gibi imtiyazlı ve görevli kurumların beceriksizlik ve işi ticarete dökmelerinin ahlak neresinde?
Kamu menfeaati neresinde?
Adalet neresinde?
İyi yönetim neresinde?
Yardım kuruluşu olmak neresinde?
İçinizden bazıları bizi önyargılı olmakla suçlayabilir.
“Kızılay deprem bölgelerinde 17 milyon insana yemek verdi” diyebilir.
Bu rakam Kızılay’ın verdiği rakam.
Bugün depremin 21.gündeyiz.
Yani bu rakamlara göre günde bir milyondan daha az insana yemek ulaştırmışlar…
Cumhurbaşkanı ne demişti.
Hatırlayalım!
“Çıkmışlar, ‘çadır yok, yemek yok’ be haysiyetsiz, be şerefsiz, be adi, Kızılay her gün iki buçuk- üç milyon insana yemek veriyor, 400 bin çadır kurarak deprem mağdurlarına hizmet veriyor.”
Şimdi soruyorum.
Cumhurbaşkanına göre Kızılay tarafından her gün iki buçuk-üç milyon insana yemek veriliyorsa niye bu rakam 50 milyon değilde 17 milyon?
Kim topluma yanlış bilgi veriyor?
Kızılay mı, Cumhurbaşkanı mı?
Bir rakamsal çelişki daha vereyim.
Depremden yıkılan binaların;
Cumhurbaşkanına göre %98 1999 öncesi yapı iken, TUİK verilerine göre yıkılan binaların çoğunluğu yeni yapı binalar…
Bu bilgilerde bile koordinasyon sağlayamayan, topluma net bilgi veremeyen, imar yasası, şeffaflık, ihale yasası, siyasi ahlak yasası çıkaralım dediği için başbakanını istifaya zorlayan irade bu yıkımın altından nasıl kalkacak?
Biz çelişkilerle ve beceriksizliklerle dolu idareye niye güvenelim?
Böyle zamanlarda devlet insanların yanında olur.
Mağdur olmayanlarda devletin ve kurumların yanında olur ve yaralar hep birlikte sarılır.
Esasan yanında olunması gereken mağdurlardır.
Devlet mağdur yurttaşlarına yardımları en üst düzeyde ulaştırılır.
Bu asli görevidir.
Bu göreve canhıraş bir şekilde koşan sivil yardım kuruluşlarına çadır ve gıda satan, depremzedelere bedava ilaç dağıtan Eczacılar odasına bedelli çadır veren, yaralıya kanı parayla sattığı dillendirilen bir kurum ve onu koruyan siyasi irade hesap vermek zorundadır.
Millet olarak bunları mazur göremeyiz.
Bugünlerde “Devletimin yanındayım!” demek doğru değildir.
Doğru olan, “Depremin mağduru, mahsunu, yoksunu halkın yanındayım” demektir.
Aslen devlet dahi onların yanında olmakla sorumludur.
Ahlak budur, erdem budur, vatandaşlık budur, insanlık budur ve dayanışma bunu gerektirir.
“Ben mağdurun yanındayım!”
Devlet benim için var, ben devlet için var değilim.
Bizin nerede duracağımız bellidir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.