Demokrat Parti Sözcüsü Doç. Dr. Neslihan Çevik, Gündemi Değerlendirdi

Demokrat Parti Sözcüsü Doç. Dr. Neslihan Çevik, Gündemi Değerlendirdi
Yayınlama: 16.02.2023
Düzenleme: 16.02.2023 11:11
A+
A-

 

“Beceriksizliğin ve art niyetin bedeli çok ama çok ağır oldu!”“Unutulmasın ki Milletin de defteri var”
“Yaralarımızı beraber saracağız. “Milli bir mutabakat” ile,bir “birliktelik muhalefeti” ile bu zorba düzenin karşısında
dimdik duracağız”

Çevik, haftalık olarak yaptığı yazılı değerlendirme açıklamasında iktidar
sahiplerine eleştirilerde bulundu:“Hani dünyanın neresinde bir felaket olsa ilk siz gidiyordunuz?”
“Biz dünya lideriyiz”, “muktediriz”, “aya 4 şeritli yol yapıyoruz” diyerek muktedir olunmadığını bir kere daha ancak acı bir şekilde tecrübe etmiş olduk.Devletin zırhını giymekle gerçek bir devlet olunmadığı tasdiklenmiş oldu.
Hani Dicle kenarında bir kurt bir kuzuyu kapsa sizden sorulurdu? Hani dünyanın neresinde bir felaket olsa ilk siz gidiyordunuz? Venezüellalara maskeler götürüyordunuz!Peki, Kahramanmaraş’a, Adıyaman’a, Hatay’a, Gaziantep’e, Kilis’e,Osmaniye’ye, Şanlıurfa’ya, Diyarbakır’a, Malatya’ya zamanında neden gidemediniz? Sizin cevabınız zaten belli.“Sahadaydık, her yere ulaştık” diyorsunuz ama bir yandan da “asrın felaketi”dediğiniz afette “zaten nasıl her yere ulaşabilirdik” diyorsunuz? Sizin hangi sözünüze inanalım?“Trolleri, milletimizin feryatları üzerinden devletçilik oynuyor”Trolleriniz de aynı şeyi söylüyor. Pahalı montlarını kuşanmış troller ailesi,yakınlarını kaybetmiş milletimizin feryatları üzerinden devletçilik oynayarak milletin yaralarına tuz basıyorlar. Belki de kendilerine hatıra olarak tek bir fotoğraf karesi dahi kalmamış olan bu insanlara bühtanda bulunuyorlar. Günler sonra
geliyor, yardım malzemelerinin önünde poz veriyor ve “devlet burada ya, hey tasmalı itler” diyerek milletimize hakaret ediyorlar.Bütün bunların yanı sıra bazı medya mensuplarının, acısını dillendiren vatandaşlarımızın ağızına laflarını tıkadığına da şahit oluyoruz. Neden, biliyor musunuz? “Muktedirin hoşuna gitmez ise biz de işimizden oluruz” korkularından dolayı. Ayıptır, günahtır, yazık!Diyorsunuz ki “devlet burada işte, geldi ya”; doğru, devlet geldi ama iş işten geçtikten sonra geldi. Vatandaş “devlet gelmedi” demiyor ki “niye zamanında
gelmedi” diyor.Geciken adalet, adalet midir? Peki, geciken devlet, devlet midir?Deprem felaketinden bugüne kadar başka neler mi gördük, nelere mi kızdık?Söyleyelim:Deprem bölgesine ulaşınca bir kısım iktidar sahipleri turistik gezide keyif yapar gibi, gülerek gezdi enkazları. Bir kısmı da kaşmir paltolarıyla “en önde ben gözükeyim” yarışına girdi.Siz kaşmir paltolarınızla poz verirken, önünüze koyduğunuz çocuklardan bazısının montu yoktu. Tam bir şov gösterisi! “Felaketin AKP döneminde olması felaketin boyutlarını arttırdı” Şimdi bir de “asrın felaketi” diyerek sorumluluklarınızı yerine getirmemiş olmanıza kılıf buluyorsunuz. Doğrudur, bu deprem asrın felaketi; hatta son 1000 yılın en büyük felaketidir. “Biz böylesine büyük bir felakette nasıl here yere ulaşabilirdik” diyorsunuz ya peki, ona da tamam diyoruz, doğru! Böylesi bir afette en önemli şey ilk 12 saatte felaket bölgesine ulaşabilmek ve
müdahalede bulunabilmektir.Peki, bize o ilk 12 saatte ulaştığınız 10 yeri veya sadece 5 mahalleyi, o da olmazsa
1 apartman enkazı söyleyebilir misiniz? Ama ulaştık derken de ulaşan hükümet temsilcisinden bahsetmeyin bize. Şu bakan şuraya, bu vekil buraya… Bakan kepçe mi? Vekil dozer makinesi mi? Tam teçhizat ile geldiniz mi? Kurtarma ekibi, tıbbi cihazlar, ses dinleme cihazları, iş makineleri… İşte film de burada kopuyor zaten.Bu felaketin AKP döneminde olması felaketin boyutlarını arttırdı. Deprem elbette takdiri ilahidir. Ancak bu felaketin altında yatan sebepler; ihmal ve yolsuzluk düzeni, örgütlü bir kötülük, bilinçli olarak içi boşaltılmış kurumlardır.“Beceriksizliğin ve art niyetin bedeli çok ama çok ağır oldu” Power Point sunumlarında ekonomik büyüme, deprem tatbikatlarında deprem felaketi ile mücadele… Bütün bu yapılan sunumlar çok hoş, çok güzel ama işin gerçeği; beceriksizliğin ve art niyetin bedeli çok ama çok ağır oldu.Bu uğursuz, yolsuz, hırsız sisteminin müsebbiplerinden ülkemizi acilen
kurtarmamız gerekli.Trollerinizle ve kulaklarına fısıldadıklarınızla “şimdi seçim mi istiyorsunuz,zamanı mı?” diyorsunuz. Böyle acı günde muhalefet seçim istiyor algısı yaratmak istiyorsunuz. Mertçe çıkın kendiniz, deyin ki; “biz seçimi ertelemek istiyoruz.” O zaman biz de soralım; “niye?” diyelim.Siz dünya lideri değil miydiniz? Bir yıl içinde yüzbinlerce konutu yapabileceğinizi söylüyorsunuz. Peki, sadece bir gün sürecek bir seçimi yapamayacağınız mı söylüyorsunuz?“İlk önce siz kulaklara fısıldamaktan vazgeçin” “Bu acı günümüzde seçim konuşmak ihanettir” demeye getiriyorsunuz. Tamam.Boş verin o zaman seçimi. Milletimizin acılarını dindirmek mi istiyorsunuz?
Seçim konuşmayalım mı istiyorsunuz? O zaman ilk önce siz kulaklara fısıldamaktan vazgeçin. Ve bugün ilk işiniz istifa etmek olsun. Milletimizin yakasından düşün. Böylece seçimden de konuşmamız oluruz.Nitekim seçimin zamanında yapılması sizin bizim kararımıza, arzumuza bağlı değil ki; bunu Anayasamız zorunlu kılıyor. Anayasamız bunu millet egemenliğini korumak için zorunlu kılıyor!Bizim işimiz açık ve net; “milletimizi bir an önce feraha çıkarmak”. Şu da net ki bu görevi bu hükümet yapamıyor.“Unutulmasın ki Milletin de defteri var” Bugün gördük ki, millet devlet oldu. Devlet Şeyma hemşire oldu, Teoman oldu;devlet kurumları afet yerine varamazken, 12 saatte İzmir’den Hatay’a gelen gencimiz oldu, gönüllü olarak arama, kurtarma yapan Ercan, Zeynep, Ömer oldu.
Devlet cenazesini kendi eliyle çıkaran, vinçini kendi bulan milletimiz oldu.Ve kimse unutmasın ki milletin de defteri var. Milletin defteri her şeyi yazıyor,hem de öyle bir yazıyor öbür dünya da hesabı sorulacak şekilde yazıyor.
“Talimat Cumhuriyeti olmuşuz!” Tek adam rejiminin merhameti, becerisi, demokrasisi işte bu kadar bir şey.
İnsanlar yardım bekliyor, AFAD talimat bekliyor. Talimat Cumhuriyeti olmuşuz.Ve bir daha gördük ki liyakat ve tecrübeye dayalı bir demokrasi yaşatıyor, talimat cumhuriyeti ise öldürüyor.Bu zorba düzeni anlatan pek çok örnek gördük. 150 saat sonra enkazdan çıkarılan bir depremzede, ambulanstakilere “beni özel hastaneye götürmeyin; param yok” diyor. Ambulanstakiler ağlıyor. Ama iktidarın vekilleri deprem sokaklarında gezerken gülüyor. Çoluk çocuğu ölmüş, kendi cesedini kendi elleri ile çıkarmış insanlar feryat ediyor ve feryadını ederken “isterlerse beni tutuklasınlar” diyor.İşte size talimat cumhuriyetinden bir iki kare! “Milletimize müteşekkiriz” Milletimize bu felakette göstermiş olduğu samimi birlik ve beraberlik bilinci için müteşekkiriz. Gösterilen tüm fedakarlıkların üzerine tapusunu basıp, üstüne geçirmeye çalışan iktidara bu defa izin vermeyeceğiz. Türkiye uzun süredir bir
değişime gebe. Bu değişimi artık hiçbir şey engelleyemez.Depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah rahmet eylesin. Allah tüm ailelere ve tüm Türkiye’ye sabır ve güç versin. Yaralarımızı beraber saracağız. “Milli bir mutabakat” ile, bir “birliktelik muhalefeti” ile bu zorba düzenin karşısında dimdik duracağız.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.